Uzun zamandır yazmıyordum aslında yazamıyordum.Bir çok gazeteci dostum yazmam için tavsiyede bulunduğu halde iş yoğunluğumdan ötürü akademik çalışmalar yaptığım uluslarası ilişkiler temelinde yazılarıma devam edemiyordum. Ancak yazı yazmak bu teknolojik çağda çokta zor değil. Telefonuna indirdiğin bir uygulamada dahi yazabiliyorsun. Bu durumda da şu sonucu çıkardım yazmamak için iş yoğunluğuna sığınmışım. Ancak şimdi yazmak istedim. Özelliklede bizi yani toplumu ilgilendiren bir konuda yazmak istedim.

Sosyal bir varlık olan insan hangi dal, sektör, kurum, kuruluş, alan ne olursa olsun büyük çoğunluğumuz hep önde olmayı yönetici olmayı çok sever ve talep ederiz.Bunun temeli bulunduğu konumun ekonomik getirisinden veya imajından kaynaklanır.Önce öğrencilik döneminde sınıf başkanı, üniversitede kulüp başkanı, kamuda şef, şef vekili, daire başkanı, genel müdür daha bir çok isim ve ünvan bazende siyasette olduğu gibi yönetim kurulu , ilçe ve ya il örgütü başkanlığı, gençlik veya kadın kolları başkanlığı, yerel yönetimlerin asli unsurları muhtarlar, belediye meclis, il genel meclis, genel yönetimde milletvekili, bakan, bakan yardımcısı ve bir çok ünvan ve makam…

Toplumsal yapının düzeni için gerekli tabiki bu kurumlar.Ancak düzenin yanında ne kadar işin ehli kadrolar çalışır ve kurallar uygulanırsa sistem bir o kadar etkin ve verimli olur. Bunun en somut örneği bir tüccar işini emanet etmek için seçeceği kişinin kariyerine yeteneğine tecrübesine bakarak tüm servetini emanet eder ve karşılığında minimum hatada gitmesini her daim ister ve doğru insanı bulduğunda ise servetine servet katarak pozitif anlamda büyüme gösterir. Ancak bu durum tüm alanı etkileyen yönetici kadrolarında gerçekleşmiyor. Bizzat şahit olduğum ve yazınında başlığını ve içeriğini oluşturan konuyu ilk duyduğumda çok güldüm ve üzüldüm aslında ağlanacak hale gülmüştüm…Bir muhabbet ortamında seçilmiş bir kişi şunu söylemişti “kardeşim ben benim yardımcımı benden akıllı seçmem sonra ne gerek var bana sorun çıkarır”.Yönetici kadro çevresindeki insanın işin ehli ve nitelikli olmasında korkuyordu. Bir tüccar kendi işletmesi için işin en ehli insanı ararken tüm sosyal yapıyı inşaa eden, tüm insanlığın hayatını etkileyecek alanda yani karar mekanizmasının içersinde olacak akıl yanında kendisinden daha akıllı insan istemiyordu.Sadece tamam efendim ve el kaldırıp indirecek insan istiyordu…

Aslında sorunda bu durumda. Umarım yönetici akıl bir gün kendisinden daha akıllı veya kendisinin aklına yakın o da yoksa en azından bazı yanlış kararlarına itiraz edecek birilerini seçer.